
Sivilleşmeyi bekleyen Mağusa Limanı...
Mağusa, 14. yüzyılda tüm dünyanın en zengin kentlerin biri olmuştu. 1291
yılında Hristiyanların Doğudaki son liman kenti Akka (Acre) Müslümanların eline
geçtikten sonra Mağusa Limanı, Doğunun ve Hristiyanların en büyük limanı haline
gelmiştir. Denizde yer alan kayalıkların doğal dokusu, Mağusa kentinin de doğal
bir liman kenti olmasını sağlamış ve liman da kentin zenginleşmesinde en önemli
rolü oynamıştı.
(14. yüzyılda kentte gelişen ticaret, doğuda üretilen ürünler ile batıdaki
ürünlerin deniz yolu ile taşınıp el değiştirmesine dayalı bir ticaretti. Örneğin
Mağusa’da göze çarpan belli başlı ticari ürünlerin başında deve kılından (saçından)
yapılan kumaşlar gelmekteydi. Bunlar oldukça kıymetli ‘Camlet’ veya İtalyanca
söylemiyle ‘Camelotto’ denen kumaşlardı. Kentin liman sayesinde ulaştığı
zenginlik ve iş hacmi o kadar fazlaydı ki bir sefelik ticarette elde edilen kardan
Suriyeli tüccar Simon Nastrano, kentte St.Peter and Paul Kilisesi’ni inşa ettirmişti.)
Mağusa Limanı bu tarihsel ve ticari önemini 1974 yılına kadar devam
ettirmiştir. Liman, 1974 koşullarında dönüştüğü askeri liman (veya askerin kontrol
ettiği liman) durumunu halen devam ettirmektedir. Askerin öncelikli olarak kendi
faaliyetleri kolladığı limanda, ani ve keyfi kararlarıyla da ticari faaliyetlere
kapatıldığı günler ve haftalarda iş insanlarını ve ülkeyi büyük zararlara da
uğratmaktadır. Mağusa kentinin tüm sahilleri çok kısa bir mesafe dışında tamamen
1974 Ağustos ayında oluşan statüko neticesinde askerin kontrolu altındadır. Gerek
liman içinde gerekse gerekse liman dışında askeri otoritelerin kontrolu, hem
limanın hem de Salamise kadar uzanan kıyıların çok büyük bir kısmının, sivillerin
yaşam alanı olmaktan çıkmasına neden olmuştur.
Ortaçağ Avrupasında Doğu ile Batı arasındaki ticaretin en önemli limanı olan
ve 1974 yılına kadar da tüm adanın en büyük iş hacmine sahip olan Mağusa Limanı
maalesef son 42 yıldan bu yana tarihinin en kötü günlerini geçirmektedir.
Taşımacılıkta önemli rol oynayan konteyner servisi, Mersin (Türkiye)
üzerinden –via Mersin- daha pahalıya yapılmasının yanında mevcut siyasal
sorunlar nedeniyle de deniz ticaretinin dışına itilen Mağusa Limanı, bugün
uluslararası deniz hukukunun belirlediği standartlarının altında kalan etik dışı bir
yöneticilik anlayışı ile çalıştırılmaktadır. Kötü ün sahibi olan ya da zehirli atık
taşıyan gemilerin uğrak noktası haline de gelmiştir.
Öncelikleri ticari rekabet edebilirliliğini kaybeden, çok dar kapsamlı ticari
faaliyette bulunan ve sivilleşemeyen limanın ayni zamanda 1974’ten bugüne fiziki
altyapısı da geliştirilememiştir. Akdenizde dolaşan zehirli atıkların uğrak limanı da
bir başka sorun olarak Mağusa’da yaşanmaktadır. Özelde birçok kuruma
sorumsuzca dağıtılan Serbest Liman bölgesinde içindeki araziler nedeniyle Mağusa
Limanı bütünüyle gelişme potansiyelini de yitirmiştir. 1974 önce dış liman olarak
da bilinen şimdiki Serbest Liman neredeyse kirli bir sanayi ve kirli atıklar
bölgesine dönüştürülmüştür.
Kıbrıs sorunun acilen çözülememesi durumunda, tüm kentle beraber limanda
da askerin otoritesi devam edecek, kentle liman makus talihini yenemeyecektir.
Famagusta Port – from glory to disgrace
Famagusta became one of the world’s richest towns in the 14 th century after Acre -
the last port city in Eastern Mediterranean that was in the hands of Christians - was
lost to Muslims in 1291. This loss turned Famagusta Port into the largest Christian
port in Eastern Mediterranean and the main hub for trade between the Eastern and
Western Worlds.
The wealth created through the Famagusta Port was such that, Syrian merchant
Simon Nastrano had the town’s St. Peter and Paul Church built with the profit he
had gained from only one trade deal.
After the glorious days of the Middle Ages, the Famagusta Port remained as the
port with the largest business volume in Cyprus and an important commercial hub
in the Mediterranean until 1974. In the 42 years since then however, it has been
going through the worst days in its history.
In 1974, the Famagusta Port came under the control of the Turkish army. As a port
with command of the Eastern Mediterranean, it was considered strategic for
maritime and air defence, and remains in the hands of the army to this day.
Unlike modern ports governed with international standards, all the security and
safety issues, permissions and port activities remain under the authority and control
of the Turkish army at the Famagusta Port.
Even though the opening of the Famagusta Port to international trade comes to the
fore from time to time within the framework of confidence building measures or
other contexts, nobody discusses the fact that this port is not even civilian yet.
There are days or weeks, during which the port remains closed to any kind of
civilian commercial activity due to some military exercise or action. These often
sudden and arbitrary closures cause great losses for companies that trying to make
businesses by trading through the Famagusta Port. No investment has been made to
improve its now very shabby infrastructure or capacity since it has never been
viewed as a port of trade, commerce or tourism, but rather a military port. This
further hurts the activity at the port, which is already very low due to the political
situation of the northern part of Cyprus.
The once-glorious Famagusta Port has now become the frequent destination of
infamous ships or ships that carry toxic waste. An area within the port has turned
into a dumpsite of industrial, contaminated and toxic waste. And it seems that it
will continue to be so unless the Cyprus problem is solved putting an end to the
authority of the Turkish army not only in the Famagusta Port but on the whole
town.
DİĞER HABERLER

Great Success of Enorasis’ 12th Friendship Weekend
Enorasis Kulübü’nün 12. Dostluk Hafta Sonu etkinliği 19–20 Kasım. 2016 tarihleri arasında Platres’deki FOREST PARK Otel’de büyük bir başarıyla gerçekleşti. Etkinlik, Orman Dairesi’ne bağlı Troodos’taki Botanik Park rehberli gezisiyle başladı ve hote...

Empati Yapabilmek
Bu soğuk günlerin ardından önümüzdeki hafta Kıbrıs’ın geleceği için kritik görüşmeler ve konferans gerçekleşecek. Poltik olarak ise belki de en sıcak günlerinin öncesinde birçoğumuz kararsız ve gergin bir bekleyiş içindeyiz.
Bu bekleyişin...

RIK Kanalında Kıbrıs’ta Futbol Tartışıldı…
RIK Kanalında Kıbrıs’ta Futbol Tartışıldı...
Cuma günkü RIK 1 kanalında Kıbrıs’ta futbol tartışıldı. Okan Dağlı’nın yazdığı “İki Toplumlu Futbolcular” kitabının geçen hafta Yunanca’ya çevrilmesi nedeniyle yapılan programa efsanevi futbolculcul...