
Pieces in solution puzzle still missing
Pieces in solution puzzle still missing
Okan Dagli
The two leaders set out to find a Cypriot solution to the Cyprus problems some two years ago. They were individuals, who had proven in the past, that they want a federal solution in the island. They had done all they could, and they were sincere.
It was the right time. They were both elected leaders, mandated by their respective communities to lead this process. In their interactions and relationship, and with their body language and discourse, they gave messages that went beyond a solution. They gave messages of peace. With these messages that reached the whole World from Nicosia, they launched negotiations to overcome disagreements and find a comprehensive solution to the Cyprus problem.
This time, the Cypriots would devise the solution plan. A solution would be reached through a Cypriot agreement. It should not have been too difficult to reach a solution on the six main chapters. The guarantor states would be included in the process only in the sixth chapter of security and guarantees, and the agreement would be submitted to separate simultaneous referendums for approval by the two communities.
Everything was good until now. There is a saying in Turkish to explain that things do not go according to the plan: “The account at home does not square with the account at the market.”
Something was wrong. As they approached the end, the process started becoming less and less Cypriot. Through endless summits and conferences, it seems that we no longer have a Cypriot process.
The negotiation process, which was led by the leaders but never with the participation and wider involvement of the communities, got dragged into an uncertain course in these meetings abroad.
The last paragraph of the 11 February 2014 joint declaration, which provides the basis for the current negotiations, seems to have always been overlooked:
“The sides will seek to create a positive atmosphere to ensure the talks succeed. They commit to avoiding blame games or other negative public comments on the negotiations. They also commit to efforts to implement confidence building measures that will provide a dynamic impetus to the prospect for a united Cyprus.”
The implementation of this last paragraph would have garnered wider grassroots support for an agreement and prepare the communities for a solution. However it was completely overlooked or not much importance was attached to it. All the intended steps were hindered by the supporters of the status quo on both sides, or “legal” obstacles. The leaders fell short of implementing confidence-building measures.
Despite this fact, peace forces in both communities kept trying to come together. They tried to overcome the official walls through individual or organised initiatives most of the time, acting together. Do the individual or civil initiatives however, have enough leverage to achieve a Cypriot solution?
It is not possible to give a positive response to this question.
***
I would like to end my piece with a short note.
I had conducted a research on “Bi Communal Football Players” for the Poli magazine of Havadis newspaper years ago. I compiled this article series in a book, which was also translated and published in Greek with the title “Mazi Stin Mappa.” The book is about the lives and feelings of Turkish Cypriot football players, who played in the Cypriot teams alongside Greek Cypriots and Armenians in the years when EOKA and TMT were not yet active.
Football meant brotherhood in those years. It meant sweating for the success of the team and trusting each other without feeling any ethnic differences. That was on those days. In 1955, the good days ended and we have not yet been able to pick up the pieces since then. Some Turkish Cypriots after reading my book, questioned in a nationalistic approach why Greek Cypriots never played in Turkish Cypriot teams! Their general perception was that “Greek Cypriots don’t want us.”
In recent years however, Greek Cypriots have begun to play in Turkish Cypriot teams. In the 72-year history of our local Famagusta team MTG, a Greek Cypriot wore our team jersey for the first time last week. He sweated for this town’s team. He felt joy and sadness with us. And he was the best answer to the questions.
********************************
Evdeki hesabın çarşıya uymaması
Yaklaşık iki yıl önce Kıbrıslı bir çözüm bulmak amacıyla iki lider yola koyulmuştu. Geçmişte adada federal bir çözüm istediklerini kanıtlayan kişilerdi. Geçmişte ellerinden geleni yapmışlar ve samimiydiler.
Şimdi sırasıydı. İkisi de bu süreci sürdürmek için toplumlarından yetki almış, seçilmiş liderlerdi. Önce sıcak yakınlaşmalar, ve buluşmalarla başlayan ilişkilerinde vücut dilleri olsun, söylemleri olsun çözümün ötesinde ciddi barış mesajları da veriyorlardı. Lefkoşa’dan tüm adaya ve dünyaya iletilen bu mesajlarla beraber kısa sürede anlaşmazlık noktaların gidermek ve Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak için görüşmeler başlamıştı.
Bu kez çözüm planını Kıbrıslılar yapacaktı. Anlaşmaya Kıbrıslı bir çözümle ulaşılacaktı. Altı ana başlıkta uzlaşmaya varılmak çok zor olmasa gerekti. Sadece Güvenlik ve Garantiler konusunda doğallığıyla garantör ülkeler de sürece dahil edilecek ve anlaşma iki tarafta da halkın onayına yani referanduma sunulacaktı.
Buraya kadar herşey güzeldi. Türkçe’de bir söz vardır “evdeki hesap, çarşıya uymaz” diye.
Evet. Çarşıya uymayan bişeyler vardı. Süreç sona yaklaştık sonra Kıbrıslı olmaktan uzaklışıyordu. Bitmek bilmeyen zirveler ve konferansın ardından belli ki yavaştan Kıbrıslı bir sürecin dışına taştık. İki yönüyle bu tespiti yapabiliriz.
Liderlerin başından beri toplumlarından kopuk, onların desteği ve katılımından yoksun yani toplumsallaştırılamayan bir müzakere süreci yürütmesi, ve sürecin ada dışında tartışılmasıyla beraber adadaki liderlerin inisiyatifinin ötesinde belirsiz bir mecreya süreüklenmesi yönünde herşey devreye girmişti!
Süreci başlatan 11 Şubat 2014 belgesinin kimi noktaları hep hatırlanırken, özellikle son paragrafı unutulmuştu.
“Taraflar görüşmeleri güvence altına almak için olumlu bir ortam yaratmayı amaçlayacaklardır. (Taraflar) Karşılıklı suçlamalardan ve müzakereler hakkında kamuoyuna dönük diğer olumsuz yorumlardan kaçınmayı taahhüt ederler. (Taraflar) Aynı zamanda birleşik bir Kıbrıs beklentisine dinamik bir hız sağlayacak güven arttırıcı önlemleri uygulama çabalarına girişeceklerdir.”
Bu son paragraf aslında çözümün tabana yayılması ve toplumların çözüme hazırlanması yanında sürece desteğini artıracak bir olguyken tam anlamıyla göz ardı edildi veya önemsenmedi. Uygulanması düşünülen tüm adımlar iki tarafın statükocularına ve “yasal” engellere takıldı. Liderler, güven artırıcı önlemlerin uygulanmasında geriletildi.
Buna rağmen toplumların içindeki barışçı unsurlar hep biraraya gelmeye çalıştı. Kendi taraflarındaki yapıları bireysel ya da örgütsel inisiyatifler alarak, çoğu zaman beraber çalışarak ve hareket ederek kırmaya çalıştılar. Kişisel ya da sivil inisiyatiflerin bu yönüyle ilişkileri gelişirken, Kıbrıslı bir çözümü kotarmaya yetecek baskıları yeterli olur mu?
Bu sorulara yüksek sesle olumlu cevap vermek mümkün değildir.
***
Kısa bir dip not ile yazımı bitirmek istiyorum.
Yıllar önce Havadis gazetesinin eki Poli dergisi için "İki Toplumlu Futbolcular" isimli bir araştırma/yazı dizisi hazırlamış sonra buna sonuç kısmı da ekleyerek de kitaplaştırmıştım. Daha sonra Heterotopia yayınlarından “Topta Birlikte” ismiyle de Yunancaya da çevrilmişti. EOKA ve TMT'nin henüz aktif olmadığı yıllarda Kıbrıs Rum futbol takımları ve o yıllardaki Kıbrıs Karmasında, Kıbrsılı Rum ve Ermeni futbolcularla beraber futbol oynayan Kıbrıslı Türk futbolcuların o günkü yaşamlarını ve hissettiklerini yazmıştım.
O yıllarda futbol kardeşlikti, etnik farklılık hissetmeden bir takımda o formanın başarısı için ter akıtmaktı, birbirine güven duymaktı. O günler böyle günlerdi. Nihayet 1955 yılında filim kopmuş vu son yıllara kadar da kareleri tekrardan birleştirmek mümkün olmamıştı. Kitapla ilgilenen bazı Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumların, bizim takımlarımızda futbol oynamadığından yola çıkarak, niye bizlerin takımlarında yer almadığını milliyetçi bir bakışla sorgulayarak, hamasi sorular sorduğu çok olmuştu! Genel algı hep “Kıbrıslı Rumlar bizi istemez” retoriği üzerinden gelilşiyordu.
Nihayet son yıllarda Kıbrıslı Türklerin takımlarında Kıbrıslı Rum futbolcular da top oynamaya başladı. Mağusa’daki takımımız MTG’nin 72 yıllık tarihinde yanılmıyorsam ilk kez bir Kıbrıslı Rum futbolcu geçtiğimiz hafta formamızı giydi. Bu kentin takımı için terini akıttı. Bizimle beraber sevindi, beraber üzüldü. Bana bu soruyu soranlara cevap da vermiş oldu.
DİĞER HABERLER

Great Success of Enorasis’ 12th Friendship Weekend
Enorasis Kulübü’nün 12. Dostluk Hafta Sonu etkinliği 19–20 Kasım. 2016 tarihleri arasında Platres’deki FOREST PARK Otel’de büyük bir başarıyla gerçekleşti. Etkinlik, Orman Dairesi’ne bağlı Troodos’taki Botanik Park rehberli gezisiyle başladı ve hote...

Empati Yapabilmek
Bu soğuk günlerin ardından önümüzdeki hafta Kıbrıs’ın geleceği için kritik görüşmeler ve konferans gerçekleşecek. Poltik olarak ise belki de en sıcak günlerinin öncesinde birçoğumuz kararsız ve gergin bir bekleyiş içindeyiz.
Bu bekleyişin...

RIK Kanalında Kıbrıs’ta Futbol Tartışıldı…
RIK Kanalında Kıbrıs’ta Futbol Tartışıldı...
Cuma günkü RIK 1 kanalında Kıbrıs’ta futbol tartışıldı. Okan Dağlı’nın yazdığı “İki Toplumlu Futbolcular” kitabının geçen hafta Yunanca’ya çevrilmesi nedeniyle yapılan programa efsanevi futbolculcul...